Mi'rac sözlükte; yükseğe çıkmak, İsra'da; geceleyin yürümek demektir. Peygamber Efendimiz hicretten bir buçuk yıl önce Recep ayının 27. gecesi Mekke'deki Mescid-i Haramdan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götürülmüş, oradan da göklere yükselmiş, Melekut alemini seyretmiştir.
Allah'ın sonsuz kudretinin bir eseri ve Peygamberimizin en büyük mücizelerinden biri olan Mi'rac hadisesine müşrikler inanmadılar. Çünkü onlar yüce Allah'ın büyüklüğünü, kudretinin genişliğini anlamaktan acizdiler. Onlar, sınırlı bir düşünce ve batıl bir inanca sahip olduklarından Mi'rac mucizesini kavrayacak seviyede değildiler.
Müminler hiç tereddüt etmeden Mi'racı kabul ettiler ve inandılar. Hz. Ebu Bekir'e olayı anlatıldığı zaman O; "Bunu Muhammed söylüyorsa doğrudur." dedi ve Peygamberimizi tasdik etti. Bundan sonra kendisine "Tasdik edici" manasına gelen "Sıddık" ünvanı verildi.
Herhangi bir seyahatten dönen kimse yakınlarına hediyeler getirdiği gibi, Peygamberimiz de mukaddes Mi'rac yolculuğundan önemli müjdeler ve hediyelerle dönmüştür.
Mi'rac gecesi Peygamberimiz (SAV) yükseldiği yüce makamda Allah'a kavumuş, arada hiçbir vasıta olmadan İlahi Vahye (hitaba) mahzar olmuştur. Bu makamda kendisine üç şey verilmiştir:
1- Bakara suresinin son iki ayeti (Amenerresulu)
2- Ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların cennete gireceği müjdesi
3- Mi'rac hediyesi olarak beş vakit namaz.
İslam'ın şartlarından biri ve dinin direği olan namaz, Mi'rac gecesinde farz olmuştur.
Henüz hiç yorum eklenmemiş.