İnsanın istek ve arzuları sınırsızdır. Ama o, bu isteklerini tam maasıyla karşılayamaz. İnsan, üstesinden gelemediği her türlü sorun karşısındaki çaresizliğini, yalnızlığını yüce Rabb'ine dua ve niyazla arz ederek gidermeye çalışır. Namaz kılarken "...Sadece sana ibadet ederiz ve sadece senden yardım dileriz." Fatiha Suresi 5. ayet diyerek ihtiyaçları karşılayan alemlerin Rabb'ine sığınır.
İbadetler Allah için yapılır. Kur'an'da, "...De ki: Şüphesz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabb'i Allah içindir." En-am Suresi 162. ayet buyrulur.
İbadetler Allah'ın sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmaya vesile olur. Yaratıcının, insanın ibadetine ihtiyacı yoktur. İnsanın kendisinin ibadet etmeye ihtiyacı vardır. Bundan dolayı Yüce Allah, kul ile arasındaki ilişkinin kopmaması ve sürekliliği için Kur'an'da birçok ayette kendisine ibadet edilmesini emretmektedir.
Yüce Allah kulları ile kendi arasındaki bu ilişkiye dikkat çeker, kullarına yakın olduğunu, dua ettikleri zaman dualarına cevap vereceğini özellikle vurgular. "Biz insana şah damarından daha yakınız." Kaf suresi 16. aye. "Duanız olmasa Rabb'im size e diye değer versin?" Furkan suresi 77. ayet. "Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulsunlar." Bakara suresi 186. ayet gibi ayetler bunlara örnektir.
Çevremize bir göz gezdidiğimizde saymakla bitiremeyeceğimiz nimetlerle donatıldığımızı görürüz. Bu nimetler şükür gerektirir. Şükür ise nimeti yaratan ileo nimetten yararlanan kul arasında içten bir bağlılığa vesildir. Yerine getirilen ibadetler de bu bağlılığın göstergesidir. Namazda okunan Fatiha suresinin ilk ayetleri Allah'a hamt ve şükür ile başlar.
Henüz hiç yorum eklenmemiş.