Hoşgörü, farklılıklara karşı tahammül etme ve anlayış göstermedir. Başkalarının düşünce ve inançlarına saygı göstermektir.
Hz. Peygamber hoşgörülüydü ve arkadaşlarına da hoşgörülü olmayı tavsiye ederdi. O bir hadisinde "Hoşgörülü ol ki hoş görülesin." buyurmaktadır. Gelecekten umutlu bireyler, sevgiye önem verir ve insanlara hoşgörüyle yaklaşırlar. Allah bu gerçeği Kur'an'da açıkça bildirmiştir: "İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur." (Fussilet suresi, 34. ayet)
Hoşgörü, sadece farklı düşünce ve inanç grupları arasında olmaz. Aynı düşünce ve inanç grupları arasında da bazen, ayrıntı konularda sorunlar yaşanabilir. Sorunları çözmek, bir bilinç işidir. Ne var ki bazen bu zaman alır. Bir konuda yüzde yüz haklı olsanız da gerginliklere ve çatışmaya başvurduğunuda, bundan siz de yara alırsınız. Oysa hoşgörüyle her zaman uzlaşmanın yolları bulunabilir.
Allah, Peygamberine, "Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillere adırış etme." (Araf suresi, 199. ayet) buyurarak hoşgörülü yaklaşımı insan ilişkilerinde bir yöntem olarak sunmuştur.
İhtiyaç sahibi bazı insanlar, birtakım kusurlar işleyince bazı valıkıMüslümanla onlara yardım etmemeye karar vermişlerdi. Allah, bunun, hoşgörülü yaklaşım ölçülerine uymadığını Resulü aracılığı ile tüm insanlığa şu şekilde bildirmiştir "Sizden fazilet ve servet sahibi kimseler, yakınlığı bulunanlara, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere bir şey vermeyeye yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?..." (Nur suresi, 22 ayet)
Öfkeyi kontrol altına alarak hoşgörülü davranmak, erdemli insan davranışıdır. Allah'ın "O (koruna)nlar ... öfkelerini yutkunurlar, insanları affederler. Allah da güzel davrananları sever." (Ali-imran suresi 134. ayet) ayeti bu davranışın önemine işaret etmiştir. Allah'ın elçisi de güçlü olmayı kaba kuvvete değil, kendini kontrol edebilmeye bağlamıştır. Onun "Kuvvetli kimse, (güreşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Gerçek kuvvetli, öfkelendiği zaman kendine hakim olan kimsedir." sözünde öfkeye hakim olmanın önemi vurgulanmaktadır. Öfkeyi yenebilmek ise hoşgörünün ilk adımıdır.
Mekkeliler; Hz. Peygamberi ve arkadaşlarını yurtlarından çıkarmışlar ve onlara çeşitli kötülükler yapmışlardı. Mallarına el koymuş ve hicret ettikleri Medine'de bile onları ortadan kaldırmak istemişlerdi. Ayrıca yaptıkları antlaşmanın (Hudeybiye) maddelerini çiğnemişlerdi. Peygamberimiz Mekke'yi fethedince Kabe avlusunda düşmanlarına, "Hepiniz özgürsünüz, hiçbir şekilde aşağılanmayacaksınız." diyerek tarihte az görülen bir hoşgörü örneği sergilemiştir. Çünkü onun amacı, insanları cezalandırmak değil onların doğru yolu bulmalarını sağlamaktı. Nitekim onun bu genel affı, Mekkelilerin Müslüman olmalarına neden olmuştur.
İnsanın başka bir insanın aybını örtmesi, ancak ona karşı hoşgörülü olabilmesi ile mümkündür. Birbirinin açığını arayan insanlar arasında hoşgörülü davranmak mümkün olmaz.
Sabırlı olmadan hoşgörülü olmak olası değildir. Sabırlı insanlar, daha anlayışlı davranırlar. Bu konuda Hz. Peygamber bizim için güzel bir örnektir.
Henüz hiç yorum eklenmemiş.