Allah Resulü, yaşamı boyunca adaletli olmayı kendisine ilke edinmişti. Kur'an'da da "Allah size, emanetleri ve sorumluluğu ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğimiz zaman adaletle hükmetmenizi emreder..." (Nisa suresi, 59. ayet) ayetiyle adaletli olmak emredilmiştir.
Adalet, hak edene hakkını vermektir. Karşıtı ise haksızlık ve zulümdür. Gerek bireysel gerekse de toplumsal ilişkilerde adalet, en temel ahlaki değerdir. Sosyal barışın gerçekleşmesi, öncelikle adalete bağlıdır. İnsanların dini, cinsiyeti veya sosyal statüsü ne olursa olsun, herkes için adalet, hayati bir öneme sahiptir. Adalet varsa insanlar huzurlu ve mutludur; toplumsal birlik vardır. İnsanlar birbirlerine acır, merhamet eder; işlerinden haz alır; üretir ve paylaşır. Hukuk işliyorsa adalet vardır ve haklar güvence altındadır.
Allah, Kur'an-ı Kerim'de herkese karşı adaletin gözetilmesini şu şekilde emretmiştir: "Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha çok yakışan bir davranıştır..." (Maide suresi, 32. ayet) Hz. Peygamber de adaletin gözetilmesinde asla bir ayrım yapmamıştır.
Hz. Muhammed hak etmeyene sorumluluk vermemiştir. Yönetimde görev almak isteyen bir sahabeyi, Peygamberimiz, bu işin ağır bir görev olduğu, eğer hakkıyla yerine getiremezse daha büyük bir sorumluluk altına gireceği konusunda uyarmıştır. "De ki: Rabb'im adaleti emretti..." (A'raf suresi, 29. ayet)
Adalet ilkesi, toplumun tüm kesimlerine eşit olarak uygulanmalıdır. Bir gün itibarlı bir aileden suç işleyen birinin cezalandırılmaması için Hz. Muhammed'e başvurulduğunda bu girişimlerden çok rahatsız olmuş ve bunun üzerine, insanlığa rehber olacak şu sözü söylemiştir: "Sizden öncekileri toplumsal çöküntüye götüren şuydu: Onlar, içlerinden şan şöhret sahibi kimseler suç işleyince cezalandırmaktan kaçınır, güçsüzler suç işleyince derhal cazalndırırlardı. Allah'a yemin ederim ki kızım Fatıma suç işlemiş olsaydı, mutlaka onu da cezalandırırdım."
Hz. Peygamber, kız çocuklarıyla erkek çocuklar arasında ayrım yapılmaması konusunda uyarılarda bulunmuştur. İnanmayanlar bile Hz. Muhammed'in adaletine güvenir ve aralarında hakemlik yapmasını isterlerdi. O, bunu en güzel biçimde yapar ve hak sahibine hakkın ulaşmasını sağlardı. Onun bu tutumu, Allah'ın vahyettiği kitaba bağlılığının bir sonucuydu. Nitekim Kur'an'da, "... Eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah adil olanları sever." (Maide suresi, 42. ayet)
"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız alyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) Zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biiniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Nisa Suresi, 135. ayet)
Henüz hiç yorum eklenmemiş.